Ortognati kelimesi ortodonti ve çene anlamına gelen gnati kelimelerinin birleşimi ile oluşmuş bir kelimedir. Yani ortognatik cerrahi tedavisi genel olarak ortodontiyi ve çene cerrahisini kapsamaktadır. Ortodontik tedavi sırasında dişler içinde bulundukları çenelerin kemiği içinde hareket ettirilebilirler. Dişleri kemik dışına ittirmek ise dişeti problemlerine ve diş sağlığının kötü etkilenmesine sebep olmaktadır. Büyüme gelişim çağındaki bireylerde çene ortopedisi ile dişleri ve kemik yapıları belli sınırlar içinde doğru konumlarına almak mümkün iken, erişkin hastalarda dişlerin alt yapısını oluşturan kemik yapıdan kaynaklanan sorunların tedavisi yalnızca ortodontik tedavi ile yapılamamaktadır. Yani, yetişkin bir bireyde üst ve alt çene kemiklerinin birbirlerine veya kafatasının diğer yapılarına göre uyum, büyüklük ve simetri problemleri varsa, bu problemleri sadece ortodontik diş hareketleri ile çözmek mümkün değildir. Bu tip sorunların tedavisi, hatalı konumda olan kemiklere cerrahi müdahale ile yapılır. Ortodonti ve çene cerrahisinin beraber uygulandığı bu tip tedavilere ortognatik cerrahi tedavisi adı verilir.
Ortognatik cerrahide amacımız hastanın iskelet sistemindeki sorunu düzeltmektir. Ameliyattan sonra büyüme devam ederse istenilen kapanış ve yüz oranları bozulacağı için kemiklere yapılacak müdahale için hastanın büyümesinin tamamlanmış olmasını istiyoruz. Cerrahi öncesinde de çapraşıklığa bağlı olarak ortalama 1-1,5 sene ortodontik tedavi sürecinin olduğu hesaba katılarak tedaviye başlıyoruz.
Çene eklemindeki rezorpsiyona bağlı olarak çenenin aşağı ve geriye doğru yer değiştirmesi büyüme ve gelişme çağından bağımsız ilerleyen bir süreçtir. Bu konu ile ilgili detaylı bilgiyi ÇENE EKLEMİ başlığı altında okuyabilirsiniz.
Ortognatik cerrahi bir ekip işidir. Bu tedavi bir ortodonti uzmanı ve bu konuda uzman bir cerrah ile beraber yapılır. Ortodonti uzmanı tüm ortodontik tedavi sürecini yürütürken, cerrah ise hasta ameliyata hazır olduğu zaman genel anestezi altında çeneleri doğru konumuna getirmektedir.
Klinik ve radyolojik muayenemiz ve ardından yaptığımız analizler sonucunda hastanın ortognatik cerrahi olması gerektiğine karar verdiğimizde ilk yaptığımız işlem, dişlerin her iki çene üzerinde düzgün bir şekilde sıralanmasını sağlamaktır. Hastadan aldığımız radyografilerin bilgisayar ortamında analizlerini yaparak dişlerin ameliyat sonrasında elde etmek istediğimiz konumlarını tespit ediyoruz ve önce ortodontik tedavi ile dişleri çene kemiği içinde doğru konumlarına getiriyoruz. Ortodontik tedavi sırasında aldığımız ara diş ölçüleri ve radyografilerle, dişlerin ameliyat sonrasında elde etmeyi planladığımız karşılıklı ilişkileri ya da kapanışlarını kontrol ediyoruz. Bu tedavi süreci normal bir ortodontik tedaviye benzer prosedürler içermektedir. Tek farkı, dişler doğru konumlarına geldikçe, çene kemiklerindeki asıl sorunun daha belirgin hale gelmesidir.
Dişler doğru konumlarına geldikten sonra, hastadan üç boyutlu bilgisayarlı tam kafa tomografisi alıyoruz ve hastayı üç boyutlu incelemeye başlıyoruz. Ayrıntılı fotoğraflar ve ölçüler üzerinde yaptığımız çalışma ile ameliyatın ne şekilde yapılacağını planlıyoruz. (Planlama aşaması ile ilgili videomuza buradan ulaşabilirsiniz.) Cerrah ile bu bilgileri paylaştıktan sonra ameliyat planlamasına son şeklini veriyoruz ve ameliyat sırasında kullanılacak olan rehber plakları hazırlıyoruz. Biz ekip olarak üst çenede darlık durumlarında iki ayrı ameliyat yerine tek bir ameliyat ile üst çeneyi çok parçalı olarak yapıyoruz. Böylelikle hasta hem iki kere cerrahi olmak durumunda kalmıyor hem de oluşabilecek komplikasyon risklerini indirgemiş oluyoruz.
Ameliyat, genel anestezi altında tam teşekküllü bir hastanede yapılmaktadır. Tedavinin başından itibaren her aşamasını takip ettiğimiz hastamızın, ameliyatı sırasında da mutlaka başında bulunuyoruz.
Ameliyat sırasında ve sonrasında diş tellerinin ağızda olduğunu hatırlatmakta yarar vardır. Ameliyatın ardından ortalama 6 ay kadar ortodontik tedaviye devam ederek hem alt ve üst dişlerin ideal şekilde kapanmasını, hem de kemiklerin kaynama süresinde kontrolü elimizde tutarak stabiliteyi sağlamış oluyoruz.
Bu tip tedavilerde süre daha çok ne kadar diş hareketi yapılacağına bağlıdır. Dişlerin konumları ne kadar normalden uzaksa tedavi süresi o kadar uzun olur. Ortalama tedavi süresi 1,5-2,5 yıl arasında değişim göstermektedir.
Alt yüz bölgesindeki asimetri dişsel, iskeletsel veya her ikisini birlikte ilgilendiren bir problem olarak karşımıza çıkabilmektedir.
Simetri bozukluğu yalnızca dişlerde ise, simetriyi çoğunlukla yalnızca ortodontik tedavi uygulayarak sağlayabiliyoruz. Ancak, özellikle vurgulamak gerekir ki, ortodontik tedaviye rağmen üst ve alt orta hattın çakışması her zaman mümkün olmayabilir, sağ ve sol dişlerin boyut uyumsuzluğuna bağlı olarak ortodontik tedavi sonucunda birkaç milimetre orta hat kayıklığı normal kabul edilmektedir.
İskeletsel asimetri, üst, alt veya her iki çene kemiğini ilgilendiren bir bozukluktur ve üç boyutlu olarak değerlendirilmelidir. Asimetrinin şiddetine göre, bazı iskeletsel problemleri yalnızca ortodontik tedavi ile yukarıda belirttiğimiz gibi kamufle edebilmekteyiz. Şiddetli iskeletsel problemleri ise ancak ortognatik cerrahi yardımı ile düzeltebilmekteyiz. Asimetrinin şiddeti detaylı bir klinik ve radyolojik muayene ile tespit edilebilmektedir. Bu aşamada hastanın asıl talebini değerlendiriyoruz ve asimetrinin miktarı ve hangi tip tedavi ile ne kadar düzeltilebileceğini ayrıntılı bir şekilde anlatıyoruz.
Yüz asimetrisi bazı durumlarda yumuşak dokulardan kaynaklanmaktadır. İskelet sisteminin üzerine yapışan kaslar ve bağ dokuları da asimetri nedeniyle sağ ve sol bölgede farklı şekilde gelişebilmektedir. Asimetrinin daha şiddetli olduğu bölgede ısırma bozuklukları ve tek taraflı çiğnemeye bağlı kasların farklı şekillenmesi gerçekleşebilmekte, yapılan ortognatik cerrahi tedaviden sonra yumuşak dokudaki asimetriler tamamen düzelmese de uzun dönemde daha az belirgin hale gelebilmektedir.
İnsan yüzü için biyolojik simetriden bahsetmek gerekir. Çünkü, insan yüzü çeneler, dişler, yüz kemikleri ve bunları çevreleyen kas, yağ ve deri dokularından oluşan karmaşık bir yapıdır. Dolayısıyla, çoğu zaman yüzümüzün sağ ve sol tarafı birebir ayna görüntüsü gibi simetrik değildir. Gözlerin büyüklüğü ve konumu, kaşların açısı, burun deliklerinin büyüklükleri, yanak kaslarının hacimleri, dudak köşelerinin kıvrımları, alın genişliği yüzün sağ ve solunda farklı olabilmektedir. Ancak, gözümüz bazı asimetrileri görmezden gelebilmekte ve her asimetriyi uyumsuzluk olarak algılamamaktadır.
Aşağıdaki fotoğraftaki hastanın hem dişsel hem de iskeletsel asimetrisi mevcuttur. Videoda ise asimetrinin ortognatik cerrahi ile nasıl düzeltildiği gösterilmektedir.
Aşağıdaki linkte bazı ünlü kişilerin yüzlerinin sağ ve sol taraflarının ayna görüntüleri birleştirilerek yaratılan yeni yüzleri görülmektedir.
Akıllı telefon kullanıcıları için ‘’yüz simetri testi’’ uygulamaları bulunmaktadır. Siz de telefonunuza yükleyip yüzünüzün ayna görüntüsüne bakabilirsiniz.
Büyüme gelişim döneminin erken safhalarında, üst çenesi iskeletsel olarak geride olan bireylerin üst çene konumlarını, yaptığımız ortopedik müdahaleler ile değiştirebilmekte ve üst çenelerini iskeletsel olarak öne alabilmekteyiz. Bununla ilgili yazımızı Fonksiyonel Ortopedi bölümümüzde bulabilirsiniz. Ancak, ileri yaşlarda, yani büyüme ve gelişim dönemi sona erdiğinde, üst çeneyi iskeletsel olarak ileri almak yalnızca ortognatik cerrahi ile mümkün olmaktadır.
Bazı hastaların alt çenesi üst çenesine göre önde olduğu için sorunun yalnızca alt çeneden kaynaklandığı düşünülmektedir. Ancak, üst çenenin geride olduğu durum oldukça fazladır. Klinik ve radyolojik muayene ile sorunun hangi çeneden kaynaklandığı kolaylıkla tespit edilebilir. Yüzün orta bölgesinin, yani burun kenarlarının çökük olması, nazolabial sulkus denilen burun kenarlarından dudakların kenarına inen çizgilerin derin olması, üst dudağın üst kesici dişler tarafından yeterince desteklenememesi ve geride kalması karşılaşılan bulgulardır. (Üst çenesi geride konumlanan, çift çene cerrahisi olmuş hastamızın profil görünümüne buradan ulaşabilirsiniz.) Eğer hastanın alt çenesi iskeletsel olarak önde değilse ve/veya alt çenede asimetri yoksa, yalnızca üst çene ilerletme ameliyatı ile iskeletsel sorunu düzeltilebilmekteyiz.
Büyüme gelişim çağında yaptığımız çene ortopedisi tedavileri sayesinde büyüme potansiyeli olan hastaların üst veya alt çenesini doğru konumuna getirmeye yardımcı olabiliyoruz. Bununla ilgili yazımızı Fonksiyonel Ortopedi bölümümüzde bulabilirsiniz. Ancak, iskeletsel olarak alt çenesi geride olan bireylerin ideal tedavisi geride kalan kemik yapının öne doğru getirilmesiyle mümkün olmaktadır. Çoğunlukla okluzal düzlem denilen alt ve üst dişlerin kapanış düzleminin de bozulduğu durumlarda her iki çeneyi de ilgilendiren bir cerrahi planlanmaktadır. Alt çenenin öne doğru getirilmesi sayesinde hava yolu hacmi de artmaktadır.
Alt çenenin ileride olması durumu ülkemizde hastaların şikayetleri içinde en sık görülenidir. Çoğunlukla üst çenenin geride olması durumu ile birlikte görülür. Alt dişler, alt dudağın basıncı ile çoğunlukla geride doğru yatmış, alt ön bölgede çapraşıklık artmış, üst dişler de alt dişlere temas edebilmek için dilin de etkisiyle ileriye doğru eğilmişlerdir. Çenelerin hatalı durumuna göre dişler kompanse olmuşlardır. Ortognatik cerrahi öncesi ortodontik tedavi ile bu yanlış yöne doğru eğilmiş dişleri dekompanse ediyoruz. Yani, dişleri olmaları gereken açılara getiriyoruz. Alt çenenin çok fazla geriye alınması, hava yolunu daraltması ve çene ucu boyun arasındaki uzunluğu azaltan bir prosedür olması nedeniyle pek tavsiye edilen bir yöntem değildir.
İdeal gülümsemenin sırrı, gülme hattı ve çevresindeki yapıların birbiri ile uyumudur. Yüz estetiği denen yapıyı oluşturan kasların ve dokuların yapısı, ideal gülümsemenin birinci etkenidir. Dudaklar ve çevre dokuların gülme sırasında nasıl pozisyonlandığı, yumuşak dokuların gülme ve kahkaha hareketleri sırasındaki ilişkisi kişiye özgüdür. Dişeti estetiği, sağlıklı dişeti dokusunun gülümseme sırasında görülme miktarı ile ilişkilendirilebilir. İdeal gülümsemede, üst kesici dişlerin tümünün görünmesini, kahkaha gibi üst dudağın daha fazla yukarı kıvrıldığı durumlarda ise yaklaşık 2-3 mm dişeti görünmesini isteriz.
Yaş ilerledikçe yumuşak dokuların yer çekimi etkisi ve tonuslarının azalması ile aşağıya sarktığını, dişeti ve diş görünümünün azaldığını bilmekteyiz. Bu sebeple kesici görünümü hem serbest pozisyonda hem de gülerken önem taşımaktadır. Dişlerinin görünürlük miktarı genç görünümün sırrıdır. Çene cerrahi planlamamızı yaparken üst kesici pozisyonu ilk ayarladığımız kriterdir. Geri kalan tüm yapılar üst dişin konumuna göre yerleştirilir.
Yaptığımız sanal analiz sonucunda üst çeneninizin aşağıya sarkmış olduğunu tespit edersek, üst hava yolunuzu daraltmayacak ve burun tabanınızı çok genişlemesine izin vermeyecek şekilde üst çenenizi iskeletsel olarak gömme işlemini yapmaktayız. Burada gömülme miktarını belirtirken özellikle hava yoluna dikkat ettiğimizi ve planlamayı bu doğrultuda yaptığımızı belirtmek isteriz.
Openbite dediğimiz dişlerin ön açık kapanışı limitler içerisinde ortodontik tedavi ile düzeltilebilmektedir. Üst ve alt dişlerin limitler dışında aşırı uzatılması relaps denilen ortodontik tedavi sonrası geri dönüşlere yani tekrar açılmalara sebep olmaktadır. Arkada bulunan büyük azı dişlerinin gömülmesi ise relaps durumunu azaltan daha kalıcı bir yöntemdir. Ancak, bazı durumlarda açık kapanış öyle fazladır ki, kapanışı ortodontik olarak düzeltmek mümkün olamamaktadır. Bu durumda, dişlerin yalnızca konumlarını ortodontik tedaviyle normalleştirerek hastayı ortognatik cerrahiye hazırlamaktayız.
Burada dikkat edilmesi gereken konu, erişkin bir hastanın alt çenesi aşağı ve geriye doğru rotasyon yapmaya devam ediyorsa, çene eklemi probleminin olabileceği düşünülmeli ve ona göre hareket edilmelidir. Çene eklemi bölümümüzde konu hakkında ayrıntılı bilgiyi bulabilirsiniz.
Hastalar bazı dişsel ve kapanışsal problemleri kendisi fark edemeyebilir. Bize başvuru sebepleri çiğneme sırasındaki zorluk, dişleri tam olarak nerede kapatması gerektiğini bilememe ve konuşurken doğru sesleri çıkartamama gibi fonasyon problemleri olmaktadır. Detaylı bir inceleme yapıldığında ise, aslında dişlerin kapanış problemlerinin iskelet sistemindeki yanlış konumlanmadan kaynaklanmakta olduğunu fark edebiliyoruz.
Alt çenesi geride olan kişilerin çoğunun hava yolları daralmıştır. Ayakta veya otururken fazla fark edilmeyen bu durum gece uyurken geçilen yatay pozisyonda kendini göstermektedir. Özellikle kilolu kişilerde boğaz bölgesindeki yağlanmanın da etkisiyle hava yolu daha fazla daralmakta ve nefes alma güçlüğü daha belirgin hale gelmektedir. Diğer sebepler, dilin büyük olması, derin ve dar damak kubbesi, yumuşak damakta sarkma, küçük dilin uzun veya hacminin büyük olması, burunda hava yolunu etkileyen deviasyonlar ve burun etleri, büyük ve sık şişen bademciklerdir. Hava yolu daralmış kişilerde çoğunlukla horlama da birlikte görülmektedir. Horlama, solunum sırasında havanın daralmış olan yutak ve geniz boşluğundan geçmesi ve etrafındaki yumuşak dokuları titreştirmesiyle ortaya çıkan gürültülü sese denmektedir. Horlamanın çaresi bazı kişilerde kilo verme, egzersiz ve yüksek yastık kullanımı gibi basit yollarla çözüme ulaştırılabildiği gibi bazı durumlarda daralmanın fizyolojik kaynağının da ayrıntılı araştırılması gereklidir. Hava yolu daralmış kişilerde oksijenden yeterince yararlanamamaktan dolayı semptomlar görülmeye başlar. Örneğin, uykusuzluk ve yorgun uyanma, yeterince dinlenememe gibi belirtiler aslında hastalığın daha masum işaretleridir. Hava yolunun daralması arttığında kişilerde uyku apnesi, yani uyku sırasında solunumun durması görülmektedir. Solunum durması veya az oksijenlenme beyin ve kalp gibi hayati fonksiyona sahip organlarda kalıcı sorunlara ve bazen kalp krizine yol açmaktadır. Uyku apnesinde, horlama sırasında çıkan ses aralıklı olarak kesilmektedir. Aralık süresi kısaldıkça, yani nefes durması arttıkça, tehlike de artmaktadır. Eğer sizde uyku apnesi olduğundan şüpheleniyorsanız, tedavisi ile ilgili detaylı bilgi için mutlaka hekiminize danışınız.
Uyku apnesinin alt çenenin geride olmasından kaynaklanan bir durum tespit edilirse, tedavisi olarak ortognatik cerrahi ile alt çenenin ileri alınmasını sağlamaktayız. Aşağıdaki videoda bu durum görsel olarak ifade edilmiştir.
@ 2024 Sayınsu Ortodonti | Developed by Renware
0